Türkiye Kanser Enstitüsü ONKOGEN Projesi ön protokol imza töreni İstanbul Sağlık Müdürlüğü'nde gerçekleştirildi. Sağlık Bakanlığı ile Massachusetts General Hospital arasındaki iş birliği dolayısıyla düzenlenen imza törenine, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş, Massachusetts General Hospital Entegre Teşhis Merkezi Program Direktörü Marianne Boswell ve Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanı (TÜSEB) Fahrettin Keleştemur katıldı.
Ülkemizde kansere yaklaşımda son yıllarda önem kazanan genetik ve moleküler uygulamaların dünya standartlarında yapılabilmesi, yeni hedeflerin tanımlanması ve tanımlanan hedeflere yönelik tedavi alternatiflerinin geliştirilebilmesi amacıyla gerçekleştirilen protokol ile Sağlık Bakanlığı ve Harvard Medical School arasında işbirliği yapılması karara bağlandı. Bu işbirliği çerçevesinde başta eğitim faaliyetleri olmak üzere İstanbul’da bir Kanser Genetik Merkezi'nin kurulması da hedefleniyor.
Gümüş: “Kişiye özgü kanser tedavileri yapmaya başlayacağız”
İmza töreninde konuşan Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş, Sağlık Bakanlığı’nın en önemli ilgi alanlarının başında kanser araştırmaları geldiğini söyledi. Bakanlık olarak ana hedeflerinin Türkiye’deki kanser vakalarının kontrol altında tutulması olduğunu ifade eden Gümüş, “Biz ne kadar radyoterapi cihazları, kanser ilaçları alırsak alalım, kanser tedavisinde moleküler gelişmeleri takip etmeden, bu konuda çalışma yapmadan başarıya ulaşılması mümkün değildir” dedi.
Son yıllarda kişiye özgü kanser tedavilerinin oldukça başarılı sonuçlar ortaya koyduğunu ifade eden Gümüş, “Biz Sağlık Bakanlığı olarak artık TÜSEB’le beraber sağlıkla hücrelerin içine girmeye, kişiye özgü kanser tedavileri yapmaya başlayacağız. Bu konuda birikimi olan merkezlerle işbirliği yapacağız. Bunların başında da Harvard Üniversitesi geliyor. Bu işbirliğini son derece önemli buluyoruz” diye konuştu.
Yılda 175 bin yeni kanser olgusu görüyoruz
Türkiye’de 2014 yılı itibariyle 175 bin yeni kanser olgusu görüldüğünü açıklayan Gümüş, bunların üçte ikisini erkek, üçte birini ise kadın hastaların oluşturduğunu ifade etti. Gümüş, erkeklerde en sık görülen kanser türlerini sırasıyla akciğer, prostat ve kolerektal kanserler olarak sıralarken, kadınlarda görülen kanserlerin ise meme, tiroid ve kolerektal kanserler olarak raporlandırıldığını belirtti. Gümüş şöyle devam etti: “Bu 5 ana kanserle ilgili bizim yol haritalarımızı çıkarmamız gerekiyor. Kanser genetiğine baktığımızda örneğin prostat kanserin de her hastada aynı genetik bozukluk görülmüyor veya Amerikan asıllı birinde görülen bir prostat kanseri vakasıyla Türk ırkındaki prostat kanseri vakası aynı genetik bozukluğu göstermiyor. Çünkü ırka göre değişiklik gösteren birçok farklı genetik bozukluk olabiliyor. Bizim bunları ayrıntılı olarak değerlendirip, uygun tedavi planlaması yapabilmemiz için bu çalışmalara ihtiyaç var.”
Türk bilim adamları eğitim alacak
Prof. Dr. Gümüş, hedefe yönelik tedavilere bakıldığında bir hastanın yıllık maliyetinin ortalama 100 bin dolar civarında bulunduğunu ve bunun 150 bin dolara kadar çıkabildiğini belirterek, hedefe yönelik tedavilerinden hangisinin daha etkili olacağının yapılacak çalışmalarla ortaya konulması gerektiğini söyledi. Gümüş, iş birliğine ilişkin şu bilgileri paylaştı: "Türkiye'deki bu trendi Massachusetts General ile birlikte başta eğitim ve doku çalışmaları olmak üzere birlikteliği bugün başlatıyoruz. Burada Türkiye'den gidecek olan arkadaşlarımızın eğitimleri gerçekleştirilecek. Akabinde de İstanbul'da başta olmak üzere Ankara'da ve diğer illerimizi TÜSEB değerlendirecek, genetik araştırma merkezlerimiz, buralara vakaları, dokuları gönderecekler ve sonuçlarını alacaklar."
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Medikal Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Özet ise Onkogen Projesi’nin kanserli hücrelerde ortaya çıkan genomik bozuklukların tespitine yönelik önemli veriler ortaya koyacak bir çalışma olduğunu söyledi.
Keleştemur, “Moleküler araştırma yapılabilecek merkezler kuracağız”
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanı(TÜSEB) Prof.Dr.Fahrettin Keleştemur ise kişiye yönelik tıp kavramının son yıllarda en çok konuşulan konular arasında yer aldığını söyledi. Keleştemur, ülkemizde ve dünyada kanser vakaları giderek arttığını belirterek, genomik yapıdaki ayrıntıların ortaya konulmasından sonra, insanların yaşamları boyunca kanser dahil hangi hastalıklara yakalanabileceği konusunda daha detaylı verilere ulaşılabileceğini ifade etti. Prof. Dr. Keleştemur çalışma kapsamında ileri moleküler araştırmaların yapılabildiği merkezleri İstanbul'da , Ankara'da ve gerekirse başka illerde kuracaklarını, bilim insanlarının da Massachusetts General Hospital'da eğitim aldıktan sonra kurulacak merkezlerde çalışacağını anlattı.
Marianne Boswell de yapılacak iş birliğinin iki tarafı da araştırmaya, yeni buluşlara yönlendirmesini umduklarını dile getirdi. Boswell, Türkiye ile işbirliği yaptıkları için son derece mutlu olduklarını kaydetti.